Sokak Lezzetleri Tarihçesi
İster yoğun iş temposu ile çalışanlar olalım ister okul koşturması içersindeki öğrenciler, hepimiz zaman bulamadığımızda karşımıza ilk çıkan sokak tezgahından yiyecek bir şeyler alıp ayaküstü karnımızı doyurmuşuzdur. Simit, döner, balık ekmek, nohut pilav, kumru, köfte ekmek, kumpir, gözleme ve daha sayamadıklarımız….
Vapura bindiysek çaysız simitsiz yol geçmez, Eminönü’ne gittiysek balık ekmek yemeden dönülmez. Soğuk kış aylarının vazgeçilmezi kestane kebap, kar yağdığında ise boza ve sahlep… Bahar aylarında bir tutam tarçınla nefis lokma tatlısı, yaz geldiğinde süt mısır ve dondurma …
Sokak lezzetleri dendiğinde Türkiye’nin her şehrinde kendi coğrafi özelliklerine göre çeşitlilik bulabilmek mümkündür. Fakat ilk akla gelen şehir şüphesiz en kozmopolit şehir İstanbul’dur. İstanbul’da sokak lezzeti dendiğinde yiyeceklerin çeşitliliği, Anadolu’dan aldığı göçler nedeniyle bolluk gösterir.
Sokak lezzetlerini sadece günümüz yaşam şeklinin bir parçası olarak düşünmemek gerek. Geçmişten günümüze geleneksel Türk-Osmanlı mutfağına baktığımızda bile bize sokak satıcıları hakkında derin bilgiler verir. Ayrıca İstanbul’da uzun yıllardır yaşayan gayrimüslimlerin de katkıları büyüktür. “Topik” ve “lakerda” gibi çok özellikli besinler onlardan bize miras kalmıştır.
1890’lı yıllarda İstanbul’a gelmiş olan Amerikalı bir gezi yazarı notlarında Osmanlı’nın çarşı mutfağından şöyle bahseder: “…hasır tablalarını kalabalığın içinde bir aşağı bir yukarı taşıyan yiyecek ve içecek satıcıları…” Ekmek, pide ve peksimet satanlar, yuvarlak tablasında birkaç çeşit peynirin yanı sıra yoğurt satanlar, tahta şişlere geçirilip ızgara yapılmış kuzu ve koyun eti parçacıklarından oluşan kebap ile büyük bir tencerede sıcak tutulan pilav yahut kabak ve diğer sebze dolmaları satan aşçılar, şekerleme satıcıları, muhallebiciler ve şerbet satanlar. Amerikalı yazar sokaklarda satılan bu ürünlerin kalitesini “…insan yiyecek ve içecek satan bütün bu seyyar satıcıların aşırı temizliğine ve sattıkları şeylerin gerçekten iştah kabartan görüntüsüne hayran kalıyor.” diyerek anlatıyor. Bu satırlar bize ne çok şey anlatmaktadır.
Sokak lezzetleri farklı tatlar arayan turistler içinde cazip ve ekonomik yiyecek alternatifi olarak da ilgi çekmektedir. Aynı zamanda çok sayıda kişi için de önemli bir geçim kaynağıdır. İstanbul’da 7 gün 24 saat neredeyse her sokak ve köşe başında bir sokak satıcısının göze çarpması mümkündür. Zengin lezzetler sunan bu seyyar tezgahlar yemek alışkanlıklarının oluşması ve yaşatılmasında önemli bir sosyal rol oynamaktadır. Sokak lezzeti ile alakalı düzenlenen festivaller ise halkın ve turistlerin çeşitli sokak lezzetlerini deneyimlemesine ve bu kültürün sürdürülmesine katkı sağlamaktadır.
Ve son olarak unutmayalım ki şehrin tadı sokakta çıkar!
Çiğdem ERSOY - Mayıs, 2019